Fotoğraftaki insanların yüzlerine tıklayarak onları etiketleyebilirsin.
|

Sürfaktan maddeler en basit tanımı ile bir sıvının yüzey gerilimini azaltan maddelerdir. Bunu bir örnekle açıklamak mümkündür. İçi hava ile dolduğu için içindeki basınç, artan balonun bilindiği gibi yüzeyindeki gerilim artar. İşte sürfaktan bu yüzey gerilimini azaltan, yani koruyucu maddedir.
Sürfaktan’ın ‘hidrofilik’’ başı ve ‘hidrofobik’ kuyruğu bulunmaktadır; bu şu emek: hidrofilik başı suya bağlanma özelliği olan molekülden, hidrofobik kuyruğu sudan kaçınma özelliği olan molekülden oluşur.
>>> SÜRFAKTANLAR ÖNCE BULUTLARIN OLUŞMASINA YARDIM EDERLER :
Plankton adı verilen mikroskobik alglerin yıkımı ile oluşan sürfaktanlar, dalgaların kıyıya vurması ile köpükler oluşturur. Daha sonra bu köpüklerin patlaması ile sodyum klorür ve diğer elementler havaya yayılır. Havaya yayılan bu aerosollerden bir kısmı rüzgarın etkisi ile yeniden denize düşerken diğerleri yükselir ve havada asılı halde kalır. Bu şekilde çok iyi derecede bir buhar taşıyıcısı olan sodyum klorür açığa çıkarak bulut oluşumunu sağlar. Denizlerde oluşan sürfaktanların birleştirici etkisi olmasaydı çok az bulut oluşur ve iklimler çok kurak geçerdi.
>>> SÜRFAKTAN MADDELER YAĞMURLA GERİ DÖNEREK BİTKİLER İÇİN GEREKEN ELEMENTLERİ TOPRAĞA KAZANDIRIRLAR :
Sürfaktanların canlılar için kaçınılmaz bir ihtiyaç olan yağmuru yağdıran bulutları oluşturmasının yanında bir de gübreleme özellikleri vardır. Denizlerden buharlaşarak bulutlara ulaşan yağmur damlaları sürfaktan maddelerin etkisiyle, deniz yüzeyinin mikro katmanı olan üst kısmındaki mikroskobik alglerin ve zooplanktonların bozulmasından meydana gelen pek çok organik artıkları içlerine hapsederler. Bu artıkların bazıları, deniz suyunda çok az bulunan fosfor, magnezyum, potasyum gibi elementleri ve ayrıca bakır, çinko, kobalt ve kurşun gibi ağır metalleri seçip ayırarak, kendi içlerinde toplarlar. Yeryüzündeki tohum ve bitkilerin yetişmeleri için gereksinim duydukları madensel tuzlar ve elementler sürfaktan maddelerin bu hapsetme özelliği sayesinde yağmur damlalarıyla yeryüzüne inerler.
Yağışlarla toprağa inen bu tuzlar, verimi artırmak için kullanılan geleneksel gübrelerin bazılarının (kalsiyum, magnezyum, potasyum vb.) küçük örnekleridir. Bu tür aerosellerde bulunan ağır metaller ise, bitkilerin gelişiminde ve üretiminde verimlilik artırıcı elementleri oluştururlar.
Kısacası, sürfaktan maddelerin etkisiyle içine çeşitli mineraller hapseden yağmur önemli bir gübredir. Fakir bir toprak, yalnızca yağmur aracılığıyla gelen bu gübrelerle bile, yüzyıllık bir süre içinde bitkiler için gereken tüm elementleri kazanabilir. Ormanlar da, yine bu deniz kökenli aerosoller yardımıyla gelişir ve beslenirler.
Bu yolla, her yıl kara parçalarının toplam yüzeyi üzerine 150 milyon ton gübre düşmektedir. Bu doğal gübreleme işleyişi olmasaydı, Dünya üzerinde çok daha az bitki olacak, hayat dengesi bozulacaktı.
——————–
“(Allah) Gökten bir su indirdi de dereler kendi miktarınca çağlayıp aktı. Sel de yüze vuran bir köpük yüklendi. Bir süs veya bir meta sağlamak için ateşte üzerine yakıp erittikleri şeyler (madenler)de de bunun gibi bir köpük (artık) vardır. İşte Allah, hak ile batıla böyle örnekler verir. Köpüğe gelince, o atılır gider, insanlara yarar sağlayacak şey ise, yeryüzünde kalır. İşte Allah örnekleri böyle vermektedir.” [Ra’d Suresi, 17.ayet]
_